Döner ve Sabit Kanatlı Hava Araçlarının Silahlandırılmasının Temel Aracı: Makineli Tüfek Podları
Gövdeye ya da kanatlara takılmak suretiyle sabit kanatlı uçakların dahili olarak taşımadıkları makineli tüfek ve otomatik topları taşımalarını sağlamak ve böylece ihtiyaç duyulan durumlarda onların ofansif kabiliyetlerini dizaynlarının
Gövdeye ya da kanatlara takılmak suretiyle sabit kanatlı uçakların dahili olarak taşımadıkları makineli tüfek ve otomatik topları taşımalarını sağlamak ve böylece ihtiyaç duyulan durumlarda onların ofansif kabiliyetlerini dizaynlarının imkân verdiği en yüksek seviyeye çıkarmak amacıyla geliştirilen silah podları 2. Dünya Savaşı ile birlikte uçaklarda kullanılmaya başladı. Bununla beraber 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gelen hızlı jet uçakları ve gelişen güdümlü füze/bombalar çağı sabit kanatlı uçakları silahlandırmak için makineli tüfeklerin yetersiz ve gereksiz olarak kabul edilmesine sebep olsa da helikopterlerin ve buna paralel olarak uçarbirlik harekâtı konseptinin gelişmesi makineli tüfeklerin ve makineli tüfek podlarının bu sefer döner kanatlı bu yeni hava araçlarının silahlandırılmasında önemli bir rol üstlenmesini beraberinde getirdi. Döner namlulu ve yüksek atım hızlı 7,62 mm çapında M-134 minigun’ı, 1967’den itibaren UH-1’ler yerine ‘gunship’ görevlerini ifa etmek için envantere alınan AH-1 G ‘Snake’lerin kanatlarına monte etmek için geliştirilen XM-18 podu bu dönemde en yaygın şekilde kullanılan silah podu oldu.
Gerçekten de Vietkong ve Kuzey Vietnam Ordusu’nun (NVA) bir angajman esnasında Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerinin atış destek vasıtaları aracılığıyla sahip olduğu atış üstünlüğünü kullanmasını olabildiğince engellemek amacıyla ‘düşmanı kemerlerinde yakalayacak’ kadar yakın savaşmayı seçmesi, gunship helikopterlerin doğrudan ateş desteği sağlama görevlerinde makineli tüfekleri 2,75 inç’lik füzelere tercih etmesine neden oldu. Çoğunlukla karada, yoğun cangıl örtüsü içinde temas 100 m’den yakın bir mesafede gerçekleştiğinden ve güdümsüz füzelerin güvenli kullanımı için hedefle dost birlikler arasında 200 m’lik bir mesafe arandığından makineli tüfekler hedefi bastırmak için en güvenli silah olarak kabul edilmekteydi.1 Lakin AH-1 G gibi düşük profilli ve yüksek manevra kabiliyetli bir gunship’in mevcut olmadığı durumlarda Vietkong ve NVA’nın özellikle DShK HMG’ler ile açtığı etkili uçak savar atışına daha az maruz kalmak ve yoğun cangıl bitki örtüsünü daha iyi delebilmek için UH-1 gunshipler 12,7 mm’lik M2 ya da M3 taşıyan XM-14 podu ile de donatılarak kullanıldı.
Helikopterlerdeki kullanımlarından ziyade yakın hava desteği sağlayan piston motorlu uçaklardaki kullanımı ile bilinen XM-14 podu, ihtiva ettiği M2/M3 makineli tüfeğinin ve mühimmatının özellikleri nedeniyle Vietnam Savaşı’ndan sonra da helikopter ve yakın hava desteği uçaklarında yaygın olarak kullanılmaya devam ederken ve günümüzde de varlığını sürdürdüğü görülüyor.Gerçekten de Birleşik Devletler SOCOM bünyesinde bulunan 160th SOAR’ın 1989’dan itibaren bünyesinde geliştirdiği Blackhawk MH-60L’in DAP (Direct Action Penetrator/ Defensive Armed Penetrator) modelinde konsepti oluşturan pilotların helikopterin silahlandırılması için önceliği ağır makineli tüfeklere ve otomatik toplara vermiş olduğu görülüyor.3 Hiç şüphesiz ki bu yaklaşımda Vietnam Savaşı’ndan elde edilen tecrübeler ışığında hasım kuvvetlerle yakın temasa girecek özel kuvvet operatörlerine doğrudan atış desteği sağlanmasında en uygun silahlardan birinin isabetliliği yüksek ve yıkıcı etkileri daha sınırlı tutulabilen ve böylece arızi kayıp/ dost ateşi riski düşük silahın orta kalibre top ve büyük kalibreli makineli tüfekler olduğunun tespitinin payı yüksektir.
Bu yaklaşımın 21. yüzyılın ilk çeyreğinde de geçerliliğini sürdürdüğü gözüküyor. Günümüzde güdümlü silah teknolojisinde yaşanan gelişmeler neticesinde ortaya çıkan çok çeşitli ve giderek de boyu küçülen ve arızi zarar riski azalan hassas güdümlü/akıllı mühimmatın yaygınlaşmasına rağmen dünya çapında genel maksat helikopterlerinin ya da ayaklanma ile mücadele tarzı harekatlarda (COIN) özel kuvvetlere yakın hava desteği sağlayacak özel tip uçakların (hafif taarruz uçakları- LAA) silahlandırılmasında en ideal kalibreyi teşkil eden 12,7 mm’lik makineli tüfekleri taşıyan silah podlarının tercih edilmeye devam ettiği görülüyor.
Devlet uygulamalarının da işaret ettiği üzere 12,7 mm M2/M3 makineli tüfekleri, atış hızları, isabetlilikleri, menzilleri ve mühimmatının terminal balistik özellikleri sayesinde açıktaki ve sütre gerisindeki piyadeye ya da hafif zırhlı araçlara karşı etkin silah olarak kabul görüyor ve güdümlü patlayıcı mühimmatların yanında hassas angajmanlarda kullanılmak üzere genel maksat ve keşif/hafif taarruz helikopterlerinin silahlandırılmasında olmazsa olmaz bir silah olarak tanımlanıyor.
Unidef tarafından CANiK M2/M3 taşımak üzere geliştirilen Bombus gun pod sahip olduğu özellikler ile dünya çapında talebe rağmen pek sınırlı sayıda üretici tarafından arz edilen bu temel silah sistemi pazarına cazip bir alternatif olarak çıkmış gibi gözüküyor.
Gerçekten de Vietkong ve Kuzey Vietnam Ordusu’nun (NVA) bir angajman esnasında Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerinin atış destek vasıtaları aracılığıyla sahip olduğu atış üstünlüğünü kullanmasını olabildiğince engellemek amacıyla ‘düşmanı kemerlerinde yakalayacak’ kadar yakın savaşmayı seçmesi, gunship helikopterlerin doğrudan ateş desteği sağlama görevlerinde makineli tüfekleri 2,75 inç’lik füzelere tercih etmesine neden oldu. Çoğunlukla karada, yoğun cangıl örtüsü içinde temas 100 m’den yakın bir mesafede gerçekleştiğinden ve güdümsüz füzelerin güvenli kullanımı için hedefle dost birlikler arasında 200 m’lik bir mesafe arandığından makineli tüfekler hedefi bastırmak için en güvenli silah olarak kabul edilmekteydi.1 Lakin AH-1 G gibi düşük profilli ve yüksek manevra kabiliyetli bir gunship’in mevcut olmadığı durumlarda Vietkong ve NVA’nın özellikle DShK HMG’ler ile açtığı etkili uçak savar atışına daha az maruz kalmak ve yoğun cangıl bitki örtüsünü daha iyi delebilmek için UH-1 gunshipler 12,7 mm’lik M2 ya da M3 taşıyan XM-14 podu ile de donatılarak kullanıldı.
Helikopterlerdeki kullanımlarından ziyade yakın hava desteği sağlayan piston motorlu uçaklardaki kullanımı ile bilinen XM-14 podu, ihtiva ettiği M2/M3 makineli tüfeğinin ve mühimmatının özellikleri nedeniyle Vietnam Savaşı’ndan sonra da helikopter ve yakın hava desteği uçaklarında yaygın olarak kullanılmaya devam ederken ve günümüzde de varlığını sürdürdüğü görülüyor.Gerçekten de Birleşik Devletler SOCOM bünyesinde bulunan 160th SOAR’ın 1989’dan itibaren bünyesinde geliştirdiği Blackhawk MH-60L’in DAP (Direct Action Penetrator/ Defensive Armed Penetrator) modelinde konsepti oluşturan pilotların helikopterin silahlandırılması için önceliği ağır makineli tüfeklere ve otomatik toplara vermiş olduğu görülüyor.3 Hiç şüphesiz ki bu yaklaşımda Vietnam Savaşı’ndan elde edilen tecrübeler ışığında hasım kuvvetlerle yakın temasa girecek özel kuvvet operatörlerine doğrudan atış desteği sağlanmasında en uygun silahlardan birinin isabetliliği yüksek ve yıkıcı etkileri daha sınırlı tutulabilen ve böylece arızi kayıp/ dost ateşi riski düşük silahın orta kalibre top ve büyük kalibreli makineli tüfekler olduğunun tespitinin payı yüksektir.
Bu yaklaşımın 21. yüzyılın ilk çeyreğinde de geçerliliğini sürdürdüğü gözüküyor. Günümüzde güdümlü silah teknolojisinde yaşanan gelişmeler neticesinde ortaya çıkan çok çeşitli ve giderek de boyu küçülen ve arızi zarar riski azalan hassas güdümlü/akıllı mühimmatın yaygınlaşmasına rağmen dünya çapında genel maksat helikopterlerinin ya da ayaklanma ile mücadele tarzı harekatlarda (COIN) özel kuvvetlere yakın hava desteği sağlayacak özel tip uçakların (hafif taarruz uçakları- LAA) silahlandırılmasında en ideal kalibreyi teşkil eden 12,7 mm’lik makineli tüfekleri taşıyan silah podlarının tercih edilmeye devam ettiği görülüyor.
Devlet uygulamalarının da işaret ettiği üzere 12,7 mm M2/M3 makineli tüfekleri, atış hızları, isabetlilikleri, menzilleri ve mühimmatının terminal balistik özellikleri sayesinde açıktaki ve sütre gerisindeki piyadeye ya da hafif zırhlı araçlara karşı etkin silah olarak kabul görüyor ve güdümlü patlayıcı mühimmatların yanında hassas angajmanlarda kullanılmak üzere genel maksat ve keşif/hafif taarruz helikopterlerinin silahlandırılmasında olmazsa olmaz bir silah olarak tanımlanıyor.
Unidef tarafından CANiK M2/M3 taşımak üzere geliştirilen Bombus gun pod sahip olduğu özellikler ile dünya çapında talebe rağmen pek sınırlı sayıda üretici tarafından arz edilen bu temel silah sistemi pazarına cazip bir alternatif olarak çıkmış gibi gözüküyor.